“Covid-19 salgını nedeniyle, yüz yüze eğitime en uzun süre ara veren birkaç ülkeden biri olmamıza rağmen, ciddi bir eğitim planlamasıyla yeni eğitim ve öğretim yılı hazırlıkları yapılmamıştır. Öğretmen açıkları kapatılmamış, yeni okullar, ek derslikler inşa edilmemiştir. “maske, mesafe, hijyen” söylemleriyle sürekli gündemde kalmayı sağlayan Milli Eğitim Bakanlığı, 19 milyona yakın öğrencinin, 1,2 milyon eğitim emekçisinin görev yaptığı okullara kadrolu temizlik çalışanı görevlendirmediği için, sendikamıza her gün okullarda temizlik çalışanının olmadığına dair yüzlerce telefon, e-mail ve mesaj gelmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı okulların 6 Eylül’de yüz yüze eğitime geçileceğini aylar öncesinden belirlemişken, yardımcı hizmet personeli ile ilgili yeni bir atama ve çalışma yapmayarak, temizlik sorununu okul yöneticilerine havale etmeyi tercih etmiştir. Kırsal bölgelerde öğretmen ve okul yöneticisi olarak görev yapan binlerce arkadaşımız, asli görevleri dışında hizmetli ve memur çalışanlarının yapacağı işleri de yapmaktadır. Görev tanımları dışında her işi yapmaya zorlanan öğretmenlerimiz ve okul yöneticilerimiz, ya yüzlerce öğrencinin kullandığı tuvalet ve lavaboları kendileri temizlemek zorunda bırakılmakta ya da bütçe dışı gelirleri varsa hukuka aykırı biçimde kayıt dışı yevmiyeli temizlik görevlileri çalıştırmaktadır”
Okullarda Kayıt Dışı Çalışma
“MEB sorunları çözmek, okulların ihtiyaç duyduğu miktarda kaynağı okullara aktarmak yerine, bütün yetersizliklerini; öğretmenlere, öğrencilere, velilere ve okul yöneticilerine fatura etmektedir. 21. yüzyıl Türkiye’sinde görevi, öğrencisine rehberlik ve ders vermek olan öğretmene sınıf, lavabo ve tuvalet temizliği yaptırılmaktadır. Görevi derse girmek ve öğrenmek olan öğrenciler; nöbetçi öğrenci yaklaşımı ve uygulamaları ile temizlik çalışanı gibi çalıştırılmaktadır. Ve yine görevi okullardaki eğitim-öğretim faaliyetlerini planlamak ve yönetmek olan okul yöneticilerine ise tahsildarlık yaptırılmaktadır. Bu durumun bir sonuç değil, siyasal bir tercih olduğu gün gibi ortadadır. Tek adam rejimi ve yeni dönem inşası ile birlikte “dualı açılışlarla” başta çalışma yaşamı ve bir bütün olarak yaşam dinselleştirilmek istenmekte; kamusal, parasız, bilimsel, laik eğitim ile ilgili haklarımız geri alınmaya ve güvenceli iş yaşamımız sözleşmeli, ücretli, esnek çalıştırma adı altında yok edilmeye çalışılmaktadır. Okullarımızda kayıt dışı ve güvencesiz koşullarda çalıştırılacak insanlardan da AKP-MHP il-ilçe yönetimlerinden ve İŞKUR üzerinden referans istenmesi ise hukuku ve vicdanları zorlayan, insan onuruna aykırı bir durumdur. Sözleşmeli, ücretli, çalıştırma biçimlerine son verilmeli, okullarımızın ihtiyacını giderecek sayıda kadrolu yardımcı hizmet personel ataması bir an önce gerçekleştirilmelidir. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak, eğitim emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarına ve öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkacağız. Eğitimin bir bileşeni olan yardımcı, destek ve idari personelin kadrolu olarak istihdamı için acil önlemlerin alınması konusunda eğitim kamuoyuna ve MEB’e çağrıda bulunuyoruz. Bu zorlu mücadelemizde tüm eğitim ve bilim emekçilerini Eğitim Sen’de örgütlenmeye ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)