Loading...
Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde Bağımlılık Tartışıldı

Bağımlılıkla mücadele konusunda öğrencileri bilinçlendirmek ve günümüzün en ciddi sorunları

Bağımlılıkla mücadele konusunda öğrencileri bilinçlendirmek ve günümüzün en ciddi sorunları arasında yer alan bağımlılıkla etkin mücadelede kurum olarak üzerine düşeni yapmak amacıyla girişimde bulunan Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Rektörlüğü, bu kapsamda düzenlenen ilk etkinliği gerçekleştirdi.
“Bağımlılıkla Mücadele” temasıyla 15 Temmuz Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğin konuşmacısı T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Tekin, “Bağımlılık; bir nesneye, kişiye ya da bir şeye duyulan önlenemez istek olarak tanımlanır. Madde bağımlılığından patolojik kumara, oyun oynamadan alışverişe, spordan yemek yemeye, yandaş olmadan eş ve aşk bağımlılığına kadar çok çeşitli bağımlılık türü vardır.” dedi. Prof. Dr. Tekin, madde bağımlılığını ise “bir maddenin belirgin etkisini elde etmek için alınan; bedenen, ruhen, sosyal ve ekonomik anlamda sorunlara rağmen kişiyi etkileyen isteğin durdurulamamasıdır” şeklinde konuştu.
TANI KOYMA
Bağımlılık ile ilgili tanı kriterlerini açıklayan ve bunların 12 aylık bir sürede gözlemlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Tekin, bağımlılık tanısı koymak için tolerans, yoksunluk, her defasında tasarladığından daha yüksek oranda kullanma; tehlikeli durumlara, fiziksel, psikolojik ve kişiler arası sorunlara yol açmasına rağmen kullanma, maddeye aşerme, bırakmak ve üstesinden gelmek için boşa çaba ve fazla zaman harcama, sosyal aktivitelerden çekilme, sorumluluklardan kaçınma gibi davranışların olması gerektiğini söyledi.
RİSK FAKTÖRLERİ
Prof. Dr. Tekin, bağımlılık konusundaki risk faktörlerini şöyle sıraladı: “Psikolojik, kültürel, kalıtımsal ve sosyal etkenler, kişilik özellikleri, aile ilişkileri, uyuşturucu maddeye ulaşabilme, merak, arkadaş baskısı, beğeni toplamak, bir gruba ait olmak, sorunlardan uzaklaşarak baş etme ve eğlenme yöntemi aramak”
Bağımlı bireylerde madde kullanımının, günlük hayatın önüne geçtiğini savunan Prof. Dr. Tekin, “Aile, iş, toplum gibi önceden değer taşıyan unsurlar bağımlılık karşısında önemini yitirir ve birçok kişi bağımlı olduğunun farkında değildir. Tedavinin önündeki en büyük engel inkardır. İnkarın hasta tarafından ya da onun ailesi ve arkadaşları tarafından yapılabilir. Tedavi için her şeyden önce bireylerde hayır diyebilme becerisinin ve sınırlarının net olması gerektir” dedi.
Bağımlılığın psikolojik ya da fizyolojik süreçlere bağlı olabileceğine değinen Prof. Dr. Tekin; yemekten sonra, çok sevdiği bir dostuyla karşılaşınca, direksiyona oturunca, stresli bir iş ve olaya maruz kalınca, bir eğlence gecesi veya grubuna iştirak edince, çay ve kahve içerken ya da bir işe başlarken başvurulan sigara ya da madde kullanımının psikolojik temelli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Tekin; fizyolojik bağımlılığa örnek olarak ise öfke, kızgınlık, endişe, konsantrasyon güçlüğü, huzursuzluk, kalp hızında azalma, iştah artışı, kilo alma, ateş basması, terleme, yüzde kızarma ve titreme gibi davranışları gösterdi.
TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Prof. Dr. Tekin, bağımlılığın tedavisi ile ilgili ise şöyle konuştu: “Tedavi hedefleri arasında toplumsal ve mesleki işlevsellik, arınma, suç davranışlarının azalması yer alıyor. Etkin tedavide kullanılan yöntemlerin en önemlisi arınma yöntemidir. Herkese uyan tek bir tedavi yoktur. Etkin tedavi sadece maddeyi kullanmamaya yönelik olmamalı, kişinin bir çok gereksinimine yanıt vermelidir. Hasta yeterli bir süre tedavide kalmalıdır. Hastanın bireysel tedavisi ve diğer tedavi planları sürekli olarak yeniden değerlendirilmeli ve kombine tedavi uygulanmalıdır. Tedavinin etkinliği kişinin gönüllü olmasına bağlı değildir fakat kişinin tedavi olunca iyi olacağına inanması çok önemlidir. Bağımlılığın tıbbi tedavisi yatarak ve ayakta olmak üzere iki şekilde olmaktadır. Arınma ve eşlik eden hastalıkların önlenmesinin ardından en uzun süren tedavi yöntemi psikososyal tedavidir. Bu; kişinin kendini iyi hissetmesi ve ayağının yere sağlam basması için önemli. Bağımlılık tedavisi; farmakolojik yaklaşımların yanı sıra psikososyal değişkenlere dikkat edilerek uygulanacak geniş kapsamlı bir tedavi ve rehabilitasyon programı gerektirir. Bağımlı Hastalar İçin Rehabilitasyon (BAHAR) Merkezleri bu kapsamda açılmış merkezlerimizdir. Bu merkezlerimizde tıbbi tedavi, bireysel danışmanlık, grup çalışmaları, sosyal beceri eğitimi gibi pek çok aktivite yapılmaktadır.”