İzmir Devlet Tiyatrolarında Nisan ayında 8 farklı oyun sanatseverler ile buluşuyor. Konak Sahnesi, Karşıyaka RagıpHaykır Sahnesi ve Bornova Kültür ve Sanat Merkezi Bozkurt Kuruç Sahnesi’nde sergilenecek oyunlar ile İzmirliler Nisan ayında tiyatroya doyacak.
KONAK SAHNESİ’NDE 3 OYUN
SANDALIM KIYIYA BAĞLI
20. yy, emperyalizmin göz diktiği Ortadoğu coğrafyasında onulmaz yaralar açmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun sahip olduğu zenginliklere gözünü diken Batı, imparatorluğu yıkmak için yan yana, barış içinde yaşayan halkları birbirine karşı kışkırtmış ve düşman etmiştir. O günlerde atılan kötülük tohumları, hala korkunç yıkımlara ve savaşlara neden olmaktadır. Bu sorunların en büyüğü ise etkilerini artarak, her gün gözlediğimiz göç olgusudur.
Biri Türk, diğeri Rum iki Anadolu gencinin dostluğu etrafında anlatılan öykü, bu yaşanan felaketleri bu günün seyircisine aktarmayı hedeflemektedir. Usta yazar ve tiyatro sanatçısı Dinçer Sümer’in kaleme aldığı “Sandalım Kıyıya Bağlı” adlı epik eser; “Ayvuklalı Alekos ve Namazgahlı Şükrü Bey Destanı” alt başlığından da anlaşılacağı üzere şiirin, müziğin, dansın ve yer yer kahkaların yer yer gözyaşlarının arasında bize bir kez daha bu felaketlerin yaşanmaması adına ne yapmamız gerektiği hakkında düşünme imkanı sumaktadır.
1986’da ‘Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü’ kazanan eser, Ege’nin iki kıyısında barış, dostluk ve diyaloğun hakim kılınması için uzatılan bir kardeş eli, bir zeytin dalıdır.
KAŞIKÇILAR
Kalfalıktan ustalığa geçen kaşıkçı ustası Habib ile Didar Ağa’nın konağında cariye olan Nurhayat’ın aşkını konu alan oyun, eski İstanbul yaşamına eğlenceli bir pencereden bakar. Göksu semtindeki eğlenceler, Karagöz ve Ortaoyunu gibi geleneksel sanatlar, Ustalığa yükselmek için düzenlenen peştamal kuşanma töreni ve eski İstanbul yaşamının kaybolmaya yüz tutan nice değerleri, aşıkların hikayesine arka plan oluşturur. Birbirlerine kavuşmak için nice güçlüğü aşan, zorlu maceraları göze alan genç aşıkların hikayesi, müzikli, danslı ve eğlenceli bir anlatımla sunulur.
BİR ANADOLU MASALI
Yusufçuğun babası avcı Yusuf ömrünü kraliçe tavus kuşunun tek bir tüyünü almaya adamıştır. Efsaneye göre bu tüye sahip olan padişah ve halkı sonsuza kadar bolluk ve bereket içinde yaşayacaktır. Ancak bu tüye sahip olmak sanıldığı kadar kolay değildir. Tüyü alırken bir damla bile kan dökülürse bütün büyü bozulacaktır. Avcı Yusuf’un oğlu Yusufçuk büyür ve o da babası gibi kraliçe tavus kuşunun tüyünün peşine düşer. Bakalım Yusufçuk bir damla bile kan akıtmadan kraliçe tavusun tüyünü almayı başarabilecek midir? Bu aşk dolu macerada dilinde türküsü gönlünde aşkı ile Yusufçuk yollara düşer…
KARŞIYAKA RAGIP HAYKIR SAHNESİ’NDE 3 OYUN
PARAYA HAYIR
Dünyaya başka gözle bakmak için tek sebebimiz para mı olmalı? Hayallerimize, rüyalarımıza mı girmeli… Bizi tutsak mı etmeli? Mutluluğun ne olduğunu ya bilmiyoruz ya da bardağa dolu tarafından bakmayı beceremiyoruz. Peki ya ummadığımız an Loto’dan para çıkarsa… Mavi boş bir balon gibi uçuşur muyuz yoksa felaketler bizi mi bulur?
KUZU MAYDANOZ’UN MACERALARI
Nil ÜNLÜ AYCIL tarafından yazılan “Kuzu Maydanoz ’un Maceraları” adlı şarkılı danslı çocuk oyunu dostluğun önemi, doğanın neden korunması gerektiği, teknolojinin hayatımızdaki yeri, yaşadığımız coğrafyayı keşfetmenin bizi nasıl mutlu edeceği gibi konular hakkında çocukları düşünmeye yönlendiren eğlenceli bir oyun.
TÜRKİYE KAYASI
Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden bir ailenin gelecek umudu, geçmişten kopma çabası, aidiyetlerini geride bırakmaları, sınır kapısında yaşadıkları güçlükler ekseninde, yer yer eğlenceli bir üslupla trajikomik biçimde gözler önüne serilirken ailenin genç kızının kaçak sevgilisi karşılarına çıkar. Genç kızın hamile olduğunun anlaşılması ve bir türlü sınırı geçememeleri, aile içi bir yüzleşmenin de ortaya çıkmasına neden olur.
BORNOVA KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ BOZKURT KURUÇ SAHNESİ’NDE 2 OYUN
OĞUL
1945’de, Almanya’nın teslim oluşu ile sona eren 2. Dünya Savaşı sonrası Alman halkı, sefalet, umutsuzluk ve hiçlikle mücadele etmek zorunda kalır. Erkeklerin çoğunun öldüğü, sakat kaldığı veya esir düştüğü, dolayısıyla en büyük yükü kadınların sırtlandığı bu dönemde insanlar savaşın yıkıcı etkilerini ortadan kaldırma çabası içine girerler.
Böylesi trajik bir ortamda; tek başına, neredeyse sokak sokak gezerek, hiç yılmaksızın ve umudunu yitirmeden, savaşta kaybolan oğlunu arayan bir annenin çarpıcı hikayesidir “OĞUL”.
NEREYE
Oyunumuz Avrupa’ya gitmek isteyen bir grup mültecinin dramını konu alıyor. Günümüzün önemli sorunlarından olan “kaçak göçmen”lerin hikayesi, yol kurgusu içinde anlatılıyor. Kahramanlarımız bambaşka öykülere sahip. Her biri farklı sorunlardan kaçarak ülkelerini terk etmek zorunda kalmış. Her şeyi geride bırakarak yepyeni umutlara yelken açmak istiyorlar. Yolları bir kamyonda kesişiyor. Başlangıçta yabancı olsalar da, birbirlerini tanıdıkça önyargıları kırılıyor. Bizler de kahramanlarımızla birlikte bu güncel soruna yer yer eğlenerek, yer yer de hüzünlenerek yepyeni bir pencereden bakma şansı elde ediyoruz…
İzmir Devlet Tiyatrosu, Nisan’da 8 oyun sergileyecek
