Ankara Sanayi Odası(ASO) Mart Ayı Meclisi’nde ekonomi adına önemli açıklamalarda bulunan Başkan Özdebir, “Üretken sektörler küçülürken hizmetler sektörü ile ekonominin ayakta tutulması oldukça zordur. Artık bir zihniyet değişikliği yapmamız gerekiyor” dedi.
Ankara Sanayi Odası Mart Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan ASO Başkanı Nurettin Özdebir, “İşsizlik %13,5, sanayide daralma %7,3, ara malı üretimi %10,5, orta düşük teknoloji üretimi %13,4 ve stoklardaki düşüş göz önüne alındığında ekonomide bir daralma ile karşı karşıyayız. Üretken sektörler küçülürken hizmetler sektörü ile ekonominin ayakta tutulması oldukça zordur. Artık bir zihniyet değişikliği yapmamız gerekiyor. Hep yapısal reformdan bahsediyoruz. Yapısal reform sanayide dönüşümün sağlanmasıyla sağlanacaktır” diye konuştu.
SANAYİDE YAPISAL DÖNÜŞÜM MESAJI
“Nedir sanayide yapısal dönüşüm? İnsan kaynağını kalitesini arttırmaktır. Mühendislik eğitiminin kalitesini arttırmaktır” diyen Özdebir, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kalifiye eleman yetiştirmektir. Yüksek teknolojili üretim ancak bu şekilde sağlanır. Cari açığın kapatılması ve sürdürülebilir büyümeye bu şekilde ulaşabiliriz. Aralık ayında %13,5’lik işsizlik oranı ile işsizlik ülkemizin en temel ekonomik sorunlarından birisi haline gelmiştir. İşsizlik oranlarının yüksek olmasının elbette birçok nedeni var. Hükümetin özel sektörle birlikte istihdam seferberliği ile eş zamanlı olarak üretim seferberliği başlatılmasını destekliyoruz. Üretim kendiliğinden istihdamı da doğuracaktır. İş yeri yoksa üretim de yoktur, iş yeri yoksa istihdam da yoktur, iş yerini korursak istihdamı da yaratmış oluruz.”
KREDİ FAİZ ORANLARI
Kredi faiz oranlarının yüksek olmasının sanayicinin likiditeye ulaşmasının önünde hala en büyük engel olduğunu savunan Özdebir, “Ekonomik büyüme oranı faiz oranının geçmediği sürece, başkalarına gelir aktarımı yapamayız. Kredi faiz oranlarının yüksekliği sanayicinin likiditeye ulaşması önünde hala en büyük engel olarak duruyor. Krediye ulaşsa dahi kredi kullanım maliyetleri çok yüksek seviyede. Üretimi ciddi anlamda sekteye uğratıyor. Halkın yarattığı para bankalar aracılığı ile hala inşaat sektörüne yönlendiriliyor. Bu krediler riski kredilerdir, geri dönüşü zor olan kredilerdir. Bu paralarının sanayiciye üretime kullandırılması gerekir. Bu noktada Eximbank ve kalkınma bankasını rolünün arttırılması gerekir. İhracat desteklerinin arttırması gerekir. Son dönemde kredi imkânlarında bir artış var lakin seçimden sonra da devam etmesi büyüme performansı ve sanayici açısından oldukça önemli olacaktır. Özellikle seçim sonrası devlet desteklerinin artması ve kapsamlı bir reform paketi ile ekonomimiz yakın zamanda düzlüğe çıkacağına inancımız tamdır” dedi.
KRİZDEN ÇIKIŞ YOLU: İHRACAT
Özdebir, krizden çıkış yolunun ihracata dayandığını dile getirerek, şu ifadelere yer verdi: “2018 yılını son çeyreğinde %3 küçülme ile ekonomide daralma beklentileri gerçekleşmiş oldu. Özellikle büyümenin önemli öncü göstergeleri, sanayi üretiminde beş aydır yaşanan küçülme, kapasite kullanım oranında ve kredi büyüme hızı oranındaki düşüş ülke ekonomisinde daralmaya işaret ediyordu. Ekonomimizde kur ve enflasyon temelli bir daralma süreci ile karşı karşıyayız. GSYH’deki azalışın nedenleri arasında, nihai tüketim harcamaları başta olmak üzere, inşaat, imalat sanayi, yatırım harcamalarındaki ve aramalı ithalatındaki azalış ön plana çıkıyor. İmalat sanayinde %-7,4 ve inşaatta %-8,7’lik daralma ekonomide risk unsurunu arttıran detaylar olarak göze çarpıyor.Büyümede ihracatın %9,7’lik pozitif katkısı düşünüldüğünde, küresel piyasalarda daralma ile birlikte ihracatta ortaya çıkabilecek düşüş, çeyrekten çeyreğe ekonomimizin daralmasına neden olabilir. Bunun için ihracat teşviklerinin devam etmesi ve mevcut pazarları koruyup yeni pazarlara yönelik politikalar ortaya koymamız gerekir. Krizden çıkış yolu ihracattır. Ki önümüzdeki kısa dönemde iç talepte bir iyileşme olmayacak gibi gözüküyor. Firmalarımızın güçlü olması lazım güçlü firma ülkeye döviz kazandıran firmadır. İhracat mevcut yapının devam edebilmesi için hayati öneme sahiptir.”
VERİLER İYİLEŞME OLDUĞU YÖNÜNDE
Bir önceki aya göre ekonomik aktivitelerde önemli iyileşme olduğunu ifade eden Özdebir, “En önemli sorunumuz ara malı ithalatı. Bugün ihracat ettiğimiz 100 dolarlık malın 66 doları ithal mal sadece 34 dolar katma değer yaratıyoruz. Krizden çıkma istiyorsak kazanmak zorundayız. İthal ikameci bir ekonomi modeline geçmemiz artık zarurettir. Lakin bir önceki meclis toplantısında ekonomik aktivitelerde bir toparlama sürecinin başladığını konuşmuştuk. Son gelen rakamlarda ekonomik aktivitelerde önemli iyileşmeler var. Sanayi üretim endeksi hala negatifte lakin bir önceki aya göre toparlanma var. Perakende satış endeksi, kapasite kullanım oranı, tüketici güven endeksi ve sektörel güven endekslerinde bir önceki ayalara göre toparlamaları görüyoruz. Ümidimiz gelecek aylarda bu toparlanmanın artarak devam etmesi. Kur şoku ile yaşamış olduğumuz daralma döneminde cari açık rakamlarından önemli iyileşme olmuştur. Lakin cari işlemlerde iyileşme dışa bağımlı ekonomimizde ithalat talebinin azalması ile ortaya çıkmıştır. Nihayetinde cari açığımız azalırken ekonominin büyüme performansı daralmıştır. Cari açığın maliyeti ekonomide küçülme olarak kendini göstermiştir. Bu süreçte şirketlerimizi ayakta tutmak zorundayız. “Bir ülkenin gücü firmaların gücüdür”. Ekonomide belirsizlik hala devam ediyor. Şunu da özellikle vurgulamak istiyorum. “Ekonomik realiteye uymayan uygulamalar kaynak israfıdır.” Palyatif önlemler bir kenara bırakılıp seçimden sonra ciddi reformlar yapılması gerekir” şeklinde konuştu.
GÜVEN TELKİN EDİLMELİ
Seçimin ardından hem içeride hem de dışarıda güven telkin edilmesi gerektiğinin altını çizen Özdebir, konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Öngörülebilirliğin artması büyüme açısından olumlu bir sinyal olacaktır. Yerel seçim sonrası, 4,5 yıl ülkemizde seçim olmaması, gerek kamu gerekse özel sektörde işlere daha iyi odaklanılarak verim arttıracak ve uzun dönemde ekonomi de istikrara kavuşacaktır.”
ASO Başkanından Zihniyet Değişikliği Uyarısı
